Yaşam

Ferrari’sini Satan Bilge – Robin Sharma

Kendisini sosyal ve profesyonel alanda geliştirmek isteyenlerin ilk adresi kişisel gelişim kitaplarıdır. Kişisel gelişim kitapları bir yönünü değiştirmene veya geliştirmene yardımcı olur. Zamanımızda da çok satan kişisel gelişim kitaplarından olan Ferrari’sini Satan Bilge – Robin Sharma.

Kendisini sosyal ve profesyonel alanda geliştirmek isteyenlerin ilk adresi kişisel gelişim kitaplarıdır. En çok okunan kişisel elişim kitaplarından olan Ferrari’sini Satan Bilge ise, Robin Sharma kaleme almıştır.

Ferrari’sini Satan Bilge

Robin Sharma tarafından yazılan 1999 yılında yayınlanan kişisel gelişim kitabıdır. 3 milyondan fazla satış yaparak tüm dünyada büyük yankı uyandırmış ve milyonlarca insana ilham vermiştir. Kitap bir avukatın yolculuk esnasında yaşadığı olayları konu edinmektedir. Kariyerindeki başarısı, içindeki derin boşluğu gizlemeye yetmeyen ünlü avukat Julian Mantle’ın hikâyesini anlatan Ferrari’sini Satan Bilge; hayatta neyin önemli olduğuna ve sonunda gurur duyacağınız bir yaşam sürmenizi neyin sağlayacağına dair unutulmaz bir ders vermektedir.

Tanıtım Bülteninden:

Kalabalık mahkeme salonunun tam ortasında çökmüş haldeydi. O; büyük düşleri olan, zeki, yakışıklı, korkusuz ve ülkenin en seçkin dava avukatıydı. Onu 17 yıldır tanıyordum. Julian’ın şok edici mahkeme gösterileri sürekli gazetelerin ön sayfalarında yer alıyordu. Çoğu kimsenin sadece düşleyebileceği her şeyi elde etmişti: Yıldızlara varan mesleki şöhret, milyonlarca dolarlık banka hesapları, en pahalı semtte olağanüstü bir malikane, özel bir jet, tropikal bir ada ve orada yazlık bir ev ve de çok değer verdiği varlığı-evinin özel yolunun ortasına parkettiği kırmızı bir ferrari. Şimdi ise Büyük Julian kalp krizi geçirmiş, çaresiz bir bebek gibi yerde kıvranıyor ve deli gibi sarsılıyordu.

Bütün bunlar üç seneden fazla bir zaman önce yaşanmıştı. Son duyduğum Julian’ın Hindistan’a gittiği idi. Ortaklardan birine hayatını sadeleştirmek istediğini, bazı yanıtlara ihtiyacı olduğunu ve onları bu mistik ülkede bulmayı amaçladığını söylemişti. İşine son vermiş, malikanesini, adasını ve jetini elden çıkarmıştı. Hatta Ferrari’sini bile satmıştı.

Birgün ofisimin kapısı yavaşça açıldı. Kapının ardında canlılık ve enerji yayan, genç ve iyi görünüşünden fazla neredeyse kutsal diyebileceğim bir huzura sahip, gülümseyen bir adam kapıda göründü.

“İşimi elimden almaya niyetli hızlı bir avukat herhalde” diye düşündüm. Genç adam sevdiği bir öğrencisini izleyen Buda gibi gülümseyerek bana bakmayı sürdürdü. Dayanılmaz sessizlikle geçen uzun bir aradan sonra şaşırtıcı bir biçimde emredici bir ses tonuyla konuştu:

“Tüm konuklarına böyle mi davranırsın John, hele sana mahkeme salonlarının sırrını öğreten birine”
“Julian? Bu sen misin? İnanamıyorum! Gerçekten sen misin?”

Güçlü kahkahası kuşkularımı doğruladı. Önümde duran genç adam uzun süredir kayıp şu Hintli Yogiden başkası değildi: Julian Mantle. İnanılmaz değişimi karşısında şaşkına dönmüştüm.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu